Kişilerin birbirlerine duygularını, düşüncelerini ve bilgilerini aktarma sürecidir. İki ya da daha kişi arasında gerçekleşir. Bu iletişim süreci sözlü ve sözsüz olarak gerçekleştirilebilir. Kuşak ise belli yıllar arasında doğan ve yaklaşık yirmi beş otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler olarak adlandırılmaktadır. Kuşak kelimesi, göbek, nesil, batın, jenerasyon anlamlarına da gelir. Peki kuşaklar nelerdir? Kuşakların özellikleri nelerdir? Detaylar yazımızda.
Kişilerin birbirlerine duygularını, düşüncelerini ve bilgilerini aktarma sürecidir. İki ya da daha kişi arasında gerçekleşir. Bu iletişim süreci sözlü ve sözsüz olarak gerçekleştirilebilir.
İletişim kurmamak da bir iletişimdir. Daha doğru tabirle temas kurmamak da bir iletişimdir. Örneğin sokakta yürürken tanımadığımız yüzlerce insana selam vermeden geçeriz. Tanımadığımız insanlara selam vermeden geçmek “Ben seni tanımıyorum.” mesajı vermektir.
Sözlü iletişim konuşarak ya da yazarak, sözsüz iletişim ise bunların dışındaki tüm iletişim kanalları ile gerçekleştirilir. Sözlü iletişimde dil ve dil ötesi şeklinde iki ayrım yapılır. Dil ile kurulan iletişimde seçilen kelimeler, cümle kurgusu gibi etmenler önemlidir. Dil ötesi iletişimde hitabet şekli, ses tonu, vurgu, konuşma hızı, duraklamalar önemlidir.
Sözsüz iletişimde ise jestler, mimikler ve tüm beden hareketlerimiz – beden dilimiz- önemlidir.
Bir iletişimin yapılandırılmasında ortalama olarak;
İletişim gördüğünüz gibi birçok etmenden oluşan bir süreçtir. Bütün bunların amacı yani iletişimin amacı birbirini anlamak yani anlaşmaktır. İletişim sağlıklı olmadığında bu anlaşma süreci baltalanır, çatışmalar başlar. Devamında da sorunlar ortaya çıkar. İlişkide sorun yoktur, iletişimde sorun vardır. İlişkilerinizde sorun yaşıyorsanız iletişim yollarınızı gözden geçirmenizi tavsiye ederim. Örneğin ebeveynin çocuğuyla, eşlerin kendi arasında, iki arkadaş kendi arasında ilişkilerini iletişim yoluyla devam ettirir. Bu iletişimde engeller olursa ilişki de bozulabilir.
Belli yıllar arasında doğan ve yaklaşık yirmi beş otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler kuşak olarak adlandırılır. Kuşak kelimesi, göbek, nesil, batın, jenerasyon anlamlarına da gelir. Örneğin bir 12 yaşındaki bir çocuk, 35 yaşındaki babası ve 55 yaşındaki dedesi ayrı kuşakların üyeleridir.
"Sessiz Kuşak" 1927 – 1945 yılları arasında doğmuş bireylerin oluşturduğu kuşaktır. Bu kuşak cumhuriyet dönemine denk geldiği için “Cumhuriyet Kuşağı” da denir.
Bir sonraki kuşak 1945 – 1965 yılları arasında doğan "Bebek Patlaması" kuşağıdır. İngilizce kaynaklarda “Baby Boomers” olarak geçer. Bu dönem İkinci Dünya Savaşı sonrasına denk gelir. İkinci Dünya Savaşı sırasında azalan nüfus savaş bittikten sonra hızlı bir şekilde artar. Bu artan nüfus nedeniyle bu dönemde doğan bireylerin kuşağı için bebek patlaması kuşağı denmiştir.
Bir sonraki kuşak olan "X Kuşağı", 1965 – 1980 yılları arasında doğan bireylerin oluşturduğu kuşaktır.
1980 – 1995 yılları arasında doğmuş bireylerin oluşturduğu kuşak "Y Kuşağı" olarak adlandırılır.
"Z Kuşağı", 1995 – 2013 yılları arasında doğan bireylerin oluşturduğu kuşaktır.
X kuşağının bitişi ve Z kuşağının başlangıcı konusunda kaynaklarda farklı bilgiler bulunmaktadır. Bazı kaynaklar bu geçiş tarihini 1990 olarak alırken bazı kaynaklar 1995 bazı kaynaklar da 2003 olarak alıyor. Z kuşağının başlangıç tarihi olarak daha çok kaynakta 1995 yılları baz alındığı için biz de 1995 yılını başlangıç yılı olarak alabiliriz.
Z kuşağının bitişi konusunda da fikir birliği yoktur. Ama biz 2013 olarak alıyoruz.
2013 sonrasında doğan ve günümüzde hala devam eden kuşağa da "Alfa Gen" kuşağı denmektedir.
X kuşağı ağır siyasi koşullar bakımından ise “Kayıp Kuşak” olarak bilinmektedirler
Bu kuşağa "Savaş Kuşağı" ya da "Cumhuriyet Kuşağı" da denmektedir çünkü sessiz kuşağın doğum tarihleri olan 1925 ile 1945 yıllar arasında ciddi savaşlar yaşanmıştır. Bu savaşların getirdiği maddi manevi sıkıntılar bu kuşağı etkilemiştir
Bu kuşak yaşadığı sıkıntılar nedeniyle uyumlu bir yapı sergilemişlerdir. Aynı zamanda maddi sıkıntılar nedeniyle de tasarruflu olmayı önemserler.
Bu kuşak otoriteyi çok saygılıdır. İşyerinde sadakat önemserler bu nedenle işyerlerinde uzun seneler çalışmak önemlidir. Çok çalışmayı da severler aynı zamanda ciddi bir yapıları vardır ve kadercidirler.
Bu kuşağı biraz önce de söylediğim gibi "Baby Boomers" kuşağı da denmektedir. Bu kuşak savaştan sonraki döneme denk gelmiştir. Savaşlarla birlikte azalan doğum oranları bu dönemde bir patlama yaşamıştır. Savaşlar bitmiştir, üretim başlamıştır ve refah beklenmektedir. Nitekim öyle de oldu.
Bu dönemde doğan bireyler başarı odaklı, kuralcıdır, çalışmak için yaşarlar. İşyerlerine de oldukça bağlıdırlar aynı zamanda kariyer beklentisi vardır. Bu kuşak teknolojinin gelişmesine tanıklık etmesin rağmen teknolojiye ayak uyduramamıştır.
Bu kuşak Türkiye’de "68 Kuşağı" olarak da adlandırılmaktadır
X kuşağı bebek patlaması kuşağındaki bireyler kadar huzurlu bir dünyaya doğmadılar. Türkiye’de özellikle sağ ve sol çatışmaların yoğun yaşandığı senelerdir. Dünya'da da Berlin Duvarı’nın yıkılması, petrol krizlerinin yaşanması gibi ciddi olaylar meydana gelmiştir. Bu dönemde yaşanan en büyük gelişmelerden bir tanesi de televizyonun yaygınlaşmasıdır. Müzik dinlemek ve kitap okumak bu kuşağın modasıdır.
Bu kuşakta doğan bireyler kuralcıdırlar, çok sadıktırlar. X kuşağı bireylerinin felsefesi mutlu aile mutlu işitir. Özelliklerinin çoğunu bu felsefeyi geliştirmek adına şekillendirdikleri söylenebilir. Çünkü mutlu bir hayat elde etmek için iş yerinde disiplinli bir şekilde çalışırlar. Yaşamlarını garanti altına almak isterler bunu da rekabetçi bir yapıda gerçekleştirmeyi hedefler. Bu nedenle de rekabetçi özellikleri vardır. X kuşağı bireyleri mantıklıdırlar. Meslek edinmek bu kuşak için çok önemlidir. X kuşağı bireyleri kısaca – yaşamak için çalışırlar.
Bu kuşak çalışma hayatına en fazla katılan kuşaktır aynı zamanda teknolojinin gelişimini takip eden kuşaktır
Y kuşağı döneminde çalışma alışkanlıkları değişmiştir teknoloji ile birlikte farklı boyutlara gelmiştir. Şu anki çalışma hayatını Y kuşağı şekillendiriyor. Bu dönemde tüketim alışkanlıkları da değişmiştir. Tüketim ürünlerine sadece alım gücü yüksek olanlara değil herkes ulaşmaya başlamıştır. Bu da ihtiyaç dışında alımların artmasına neden olmuştur. Bireyler istediği ürüne rahat bir şekilde ulaşabildiği için kendisi ile özdeşleşen ürünlere yönelmeye başlamıştır. Bu üreticinin de ürünlerini pazarlama stratejisini şekillendirmiştir. Bütün bu stratejiler sonucunda da bireyler istedikleri ürünlere sahip olmadığında kendilerini eksik zayıf ve rahatsız hissetmektedirler
Kadınlar, çalışma hayatına yoğun olarak katılmaya başlamıştır. Bu dönemde esnek çalışma saatleri ortaya çıkmıştır. Diğer bir konu da bu dönemde doğan bireylerin yaptığı işte uzmanlaşması beklenmektedir. Bu uzmanlaşma ile birlikte farklı alanlarda da beceri sahibi olmaları beklenmektedir. Bu durum rekabeti oldukça artırmıştır. Hatta Y kuşağı bireylerinden gerektiğinde farklı işlerde de görev alması beklenmektedir. Bu nedenle Y kuşağı bireyleri yoğun olarak kariyer destekleyici eğitimler alma ihtiyacı hissediyorlar. Sadece üniversiteye gitmekle kalmayıp kendi alanında farklı eğitimlerle kendilerini geliştirmeye çalışıyorlar. Y kuşağı bireylerini özelliklerini bu saydığım şartlarla birlikte yorumlamak gerekir.
Yeni kuşağı bireylere özgürlüklerine düşkündürler. Emir almayı sevmezler. Y kuşağı bireylerde teknolojinin gelişmesi ile birlikte teknoloji kullanımları bağımlılık seviyesine çıkmıştır. Bu dönem bireyleri için dünya vatandaşı olmak önemli bir kriterdir. Tüketim alışkanlıklarının değişmesi ile birlikte para harcamak için çalışmayı tercih eder hale gelmişlerdir. Bu dönem bireyleri kariyeri çok önemserler, bu nedenle de iş yerinde yükselmek isterler. Bu yükselmeyi sağlayamazlarsa başka iş ararlar. Y kuşağı bireyleri görüşlerine kolay kolay değiştirmiyor. Ayrıca Y kuşağı bireyleri sokakta büyüyen son nesildir.
Bu kuşağa "İnternet Kuşağı", "Milenyum Kuşağı" ya da "Kristal Kuşak" da denmektedir. Bazı kaynaklarda bireyselleşmenin çok yüksek olması sebebiyle "Yeni Sessiz Kuşak" da denmektedir.
Z kuşağı döneminde teknolojik açıdan baş döndürücü bir gelişim yaşanmıştır. Refah seviyesi üst düzeye çıkmıştır. Teknolojik aletlerin çeşitlenmesi özellikle akıllı telefonların hayatımıza girmesi Z kuşağı bireylerini oldukça etkilemiştir. Aynı zamanda Z kuşağı siyasi olarak sert tartışmaların yaşandığı bir dönemi gözlemliyorlar. Z kuşağı bireyleri gezi olayları, darbe girişimi gibi sosyolojik açıdan büyük çaplı olaylara da şahit oldular. Z kuşağını değerlendirirken bu dönemde yaşanan hızlı gelişmeleri göz önünde bulundurmak gerekir.
Z kuşağı bireyleri idealist değiller. Sonuç odaklılar ve sonuç odaklı çalışırlar. Gerçekçi bir yapıları vardır, somut verilere göre hareket ederler. Z kuşağı bireyleri hırslı ancak mücadeleyi bilmemektedir çünkü doğdukları dünyada mücadele etmelerini gerektiren zorluklarla karşılaşmadılar. Özgüvenleri ve motivasyonları oldukça yüksektir. Her zaman motive edilmeyi bekliyorlar, motive edilmediklerinde harekete geçmiyorlar, harekete geçseler dahi verimli çalışmıyorlar. Z kuşağı bireyleri için teknoloji kullanımı bağımlılıktan öte bir yaşam tarzı haline gelmiştir. Hatta Z kuşağı bireylerine nomofobik demek yanlış olmaz çünkü telefonlarından ayrı yaşamayı düşünemezler. Teknolojik gelişmenin beraberinde getirdiği avantaj ile birlikte bilgiye anında ulaşırlar. Bilgiye bu kadar rahat ulaşmaları yani bilgi konusunda donanımlı olmaları onlar da bazı özel hisler oluşturmuştur. Örneğin kendilerine çok özel atfederler, dünyayı kendilerinin değiştireceğini inanırlar. Belki bu yanlış değil ama bu noktada beklentileri çok yüksek. Girişimci yönleri de bu noktada onlara ekstra motivasyon veriyor.
Z kuşağı bireyleri için iletişim kanalı sosyal medyadır. Yüz yüze iletişimin zayıflaması ile birlikte sosyalleşme beklenilenin aksine çok yüksektir. Z kuşağı bireyleri oldukça sosyaldir. Sosyal medya üzerinde iletişim yolu olarak şekilleri resimleri ve görüntüleri tercih ederler. Hatta siz de görmüşsünüzdür emojilerle şarkı sözleri tahmin etme oyunları sosyal medya üzerinden çok sık oynanıyor. En önemli iletişim aracı görüntülü görüşmedir. Bu kuşağın beklentisi mutlu olmaktır bunu da çoğulculuk ve beğenilme ile elde etmeye çalışıyorlar. Çoğunluğun beğenisini kazanamadıklarında da hayal kırıklığına uğramış hissedebilirler.
Z kuşağı bireylerinden farkındalıkları da oldukça yüksektir ve duyarlıdırlar. İnsan hakları ve hayvan hakları konusunda oldukça kafa yoruyorlar. Bölünmüş dikkat becerileri oldukça gelişmiştir. Mesela bir Z kuşağı bireyini film izleyerek aynı zamanda oyun oynadığını ve aynı zamanda da yanındaki ile sohbet ettiğini görmeniz oldukça olası bir durumdur.
Şu an halen çok küçükler. Teknolojiyle birlikte büyüyorlar. Bu nesli yetiştiren neslin eğitimli olması ve teknolojinin eğitimle tamamen entegre edilmesi eğitim kalitesini artıracaktır. Bu nedenle alfa gen kuşağı en eğitimli nesil olacak. Bu kuşak kurallarla kısıtlanamıyorlar çünkü ebeveynler çocuk yetiştirirken suç ve cezadan uzak durmaya çalışıyor, sınır koymak yerine çocukların davranışları içselleştirmesini sağlamaya çalışıyorlar. Bu da alfa gen kuşağının kuralları öğrenmesini zorlaştırıyor. AVM, toplu ulaşım aracı gibi mekanlarda ikna edilmeye çalışılan çocukları görmeniz çok doğal. Ama bu kuşağın deneyim konusunda desteğe ihtiyacı var. Bütün imkanlar önlerine hazır bir şekilde sunulduğu için deneyim konusunda yetersiz olabilirler. Aileler bu konuda bilinçli, çocuklarını deneyim kazanacakları etkinlikler yapacakları ortamlara sokuyorlar.
Bu bölümümüzü burada bitirelim. Bir sonraki bölümde kuşaklar arası iletişim konusunu biraz daha açalım ve Z kuşağı ile iletişim nasıl olmalı özelinde değerlendirelim.
Bu bölümde kuşaklar arası iletişim konusunu açacağız. Z kuşağı ile iletişim konusunu değerlendireceğiz. Kuşaklar arası iletişim, kuşakların yani farklı yaş gruplarından sözlü ve sözsüz etkileşimde midir şeklinde açıklanabilir. Bir çocuğun babası ile dedesini ziyarete gittiğini düşünün, bu ziyareti sırasında aralarındaki etkileşim kuşaklar arası iletişime örnektir. Yine okullarda öğretmenlerin öğrencileri ile iletişimi anne babaların çocukları ile iletişime günlük hayatta farklı yaş gruplarının birlikte bulunduğu bütün alanlardaki etkileşim kuşaklar arası iletişime örnektir. Anlatımımı Z kuşağı ile iletişim üzerinden yaptığım için Z kuşağı ile iletişimi ifade ederken gençlerle yaşlıların ya da büyüklerin iletişimi şeklinde tabir edeceğim. Şimdi kısaca kuşaklar arasındaki iletişimden bahsetmek istiyorum. X-Y kuşağı şu an günümüzde yoğun olarak iletişim halindedir. X ve Y kuşağının artık birbirini daha iyi anladığını ve rahat iletişim kurabileceklerini söylemek mümkündür. Ancak X ve Y kuşağı arasında çatışmalar çıkabilmektedir. Y ve Z kuşağı günümüzde en fazla etkileşimin gerçekleştiği kuşaklardır. Y ve Z kuşağı birbirine oldukça iyi tanıyor. Bu nedenle Y ve Z kuşağının iletişimini kuşaklar arası iletişimde iletişim sorunlarının en az yaşandığı kuşaklar olarak ifade edebiliriz. Burada Y ve Z kuşaklarının yaşlarının yakın olması Y kuşağının teknolojiden kopuk olmaması ve diğer kuşaklara göre Z kuşağını daha iyi anlaması bu kuşakların iletişimin diğer kuşaklara göre daha iyi olmasını sağlamıştır. Buna rağmen Y ve Z kuşakları arasında da iletişim sorunları mevcuttur. X ve Z kuşağı şu an için en fazla iletişim sorunu yaşayan kuşaktır. X kuşağı genel olarak, Z kuşağının ve alfa kuşağının kendilerine değer vermediği kendilerini dinlemedikleri ve kendilerine saygı göstermedikleri konusunda şikayetçiler. X kuşağı, genç kuşaklarla çatışma halinde ve bu durum gençler tarafından rahatsız edici bulunuyor. X kuşağının disiplinli olması ve aşırı tepkileri genç kuşakları uzaklaştırıyor. Z kuşağı ise diğer kuşaklardan özellikle X kuşağından şikayetçi. Z kuşağı, X ve Y kuşağının tecrübesine önem vermiyor, güvenmiyor. Z kuşağı bilginin üstün olduğunu düşünüyor. Kendilerinin anlaşılmadığını hissediyor ve yaptıklarının yanlış anlaşıldığını düşünüyor. Genel olarak değerlendirdiğimizde yaşlılar gençlerden, gençler büyüklerden şikayetçidir. Bu durum kuşaklar arasındaki iletişim sorunlarından kaynaklanmaktadır.
Kuşaklar arası iletişim sadece ebeveyn çocuk ya da büyükanne/büyükbaba torun arasındaki iletişim olarak düşünülmemeli. Kuşaklar arası iletişim dediğimizde yaş ayrımcılığı, yaşlılıkla ilgili toplumsal sorunlar, kuşaklar arası ön yargılar, sağlık sektöründe yaşlılarla iletişim, iş hayatında yaşlılarla ve gençlerle iletişim, toplumsal alanlardaki gençlerin davranış şekilleri ve bu durumun büyükler tarafından yorumlanması gibi konular da değerlendirme alanımız içinde bulunmaktadır.
Aslında Z kuşağının istediği şeyler açık ve net. Anlaşılmak istiyorlar. Nasihat edilmesini sevmiyorlar. Büyükler çok sıklıkla “bizim zamanımızda böyle değildi” diye başlayarak gençleri eleştirmeye ve eskiyle kıyaslamaya başlarlar. Ama açıkçası bu gençlere bir şey kazandırmadığı gibi gençleri büyüklerden uzaklaştıran bir durumdur. Z kuşağı stresi sevmiyor. Ama stres yaşadığımız dünyanın bir parçası. Stres zaten gençlerin üzerinde bir yük, bunun üzerine büyüklerin bu stresi artırmaya yönelik her girişimi gençleri rahatsız ediyor ve çalışmalarını engelliyor. Z kuşağı düşüncelerine önem verilmesini istiyor. Gençler bir düşüncesini ifade ettiğinde büyüklerin küçümseyen tavrı, “sen bildiğini sanıyorsan ama o iş öyle değil” söylemleri çatışmaya zemin hazırlayan bir durumdur. Gençler de düşüncelerini ifade etme özgürlüğüne sahip ve dinlenilmeyi düşüncelerine saygı gösterilmeyi hak ediyorlar. Z kuşağı değer görmek, önemsenmek istiyor. Z Kuşağı, X ve Y kuşağının tecrübesine güvenmiyor, yararlanmak istemiyor. Bu kuşaklar arası çatışmanın getirdiği doğal bir durumdur. Bu konuda gençleri onlara yardımcı olabileceğimize ikna etmek bizim elimizde. Nasıl ikna edeceğimize birazdan geliyorum.
Z Kuşağı tarafından kullanılan kelimeler, sözcükler ve ifadeler ebeveynleri tarafından oldukça tuhaf karşılanıyor. Bu da çatışmayı ve sonucunda da Z kuşağı bireyin aileden uzaklaşmasını beraberinde getirir.
Şimdi Kuşaklar Arası İletişimi Nasıl Güçlendirebiliriz? Z Kuşağı İle Nasıl İletişim Kurmalıyız? Çatışmaların azaltılması için ne yapmalıyız biraz bu konular hakkında konuşalım
Öncelikle empati, etkin dinleme, göz teması kurmak, kendini doğru ifade etmek gibi iletişim becerilerine hakim olmalıyız. Bu konuda birçok kaynak bularak kendinizi geliştirebilirsiniz.
Sağlıklı bir iletişim için kendimizi iyi tanımalıyız. Kendi özelliklerimizi bilmezsek iletişim kurduğumuz kişinin özellikleriyle uyumlu hareket edemeyiz. Bu da yanlış anlaşılmamıza neden olur ve çatışmalar ortaya çıkabilir. Özellikle Z kuşağıyla iletişim kuruyorsak yanlış anlaşılmaların önüne geçmek adına bu durum çok önemlidir.
Aynı zamanda eleştiriye açık olmalıyız. İnsanın doğal yapısı gereği kendisinde hata bulmaz. Hiç kimse kendisinde eksik görmez. Bu da kendimizi geliştirmemizi engeller. Nerede yanlış yaptığımızı bilmeden o noktayı nasıl düzeltebiliriz ki? Kaldı ki Z kuşağı eleştiri konusunda çok açık. Yanlış gördüğü bir durumu hemen ifade ediyor. Z kuşağına eleştiri konusunda uzmanlar diyebiliriz. Kuşaklar arası çatışmanın bir boyutu da buradan geliyor. Z kuşağının eleştirilerini büyükler saygısızlık olarak yorumluyor. Halbuki Z kuşağı yapısı gereği gördüğü yanlışları dile getirmekten çekinmiyor. Bu nedenle eleştiriye fazlasıyla açık olmalıyız, yapılan eleştirileri doğru yorumlamalıyız.
Açık şeffaf ve net olmalıyız. İma yoluyla anlatımlar iletişime zarar verir. Z kuşağına ima yoluyla bir şeyler anlatmak gerçekten zor. Çünkü Z kuşağı ima yoluyla anlatılanları kabul etmiyor, şeffaf olunmasını istiyor. Çünkü ima yoluyla yapılan anlatımlarda beklenti belli değildir. Zaten genelde imalar rahatsız edici ve rencide edici bulunur. İmaya muhatap olan kişi ima edilen konuya odaklanmak yerine bu iletişim şeklinden duyduğu rahatsızlığa odaklanır. Bu da ima yoluyla kendini ifade etmek kişinin amacının tamamen dışına çıkması demek oluyor. Açık, şeffaf ve net anlatımlar en sağlıklı iletişim yoludur.
“Üzüm üzüme baka baka kararır.” Atasözünü herkes bilir. Bu atasözü olumsuz durumlar için kullanılır. Yani kişinin kötü davranışları olan arkadaşından etkilenip kendisinin de aynı davranışları yapmaya başlayacağı anlatılmak istenir. Bu durumu tam tersine de düşünebiliriz. Yani öğretmensek öğrencilerimizi, ebeveyn isek çocuklarımızı, yöneticiysek çalışanlarımızı etkilemek, onlara olumlu davranışlar kazandırmak istiyorsak önce bizim o güzel davranışları hayatımıza yansıtmalıyız sonra da bu davranışlar yoluyla örnek olmalıyız. Z kuşağına nasihat vermek yerine rol model olmalıyız.
Karşımızdakini etkilemenin bir diğer yolu da olumsuz davranışlara değil olumlu davranışlara odaklanmak ve bu durumları ön plana çıkarmaktır. Motivasyonla harekete geçen bir kuşak olan Z kuşağı için bu konu oldukça önemlidir. Motivasyonunu kıracak her türlü girişim Z kuşağı ile iletişimi sıfıra indirebilir. Motive edici bir tutum ise her zaman işe yaracaktır.
İçtenliği samimiyeti önemseyen Z kuşağı için vücut dilimiz, jest ve mimiklerimiz oldukça önemlidir. Tebessüm etmek de aradaki iletişimi kuvvetlendirir. Tabi bunun yapmacık olmaması gerekir. İçten samimi bir gülümseme etkinliğimizi oldukça artıracaktır. Bunların yanında iletişim kurarken dikkat etmemiz gereken etmenler de vardır. Kötü, sert davranmak, fevri hareket etmek iletişimde sorunlara neden olur. Üslubumuza dikkat etmeliyiz, ne söylendiğimiz değil nasıl söylediğimiz daha önemlidir.
Z kuşağının rahatsız olduğu bir konuda yaşam alanlarıdır. Bizler de Z kuşağının yaşam alanlarına saygılı olmalıyız. Bu onları özgür bırakalım ne istiyorlarsa yapsınlar demek değildir. Ortada yanlış bir durum varsa konuşulmalıdır, çözülmelidir. Bu çözüm sürecinde de sağlıklı bir iletişim kurmak önemlidir. Saygı bekliyorsak saygı göstermeliyiz. Yaşlıların en çok şikayet ettiği konulardan birisi de saygının kalmadığıdır. Ama maalesef yaşlılar da gençlerin fikirlerine önem vermeyerek bu konuda gençlere saygı göstermeyebiliyorlar. Özden ziyade şekle odaklanıyorlar, çatışmalar da kaçınılmaz oluyor. Eğer saygı görmek istiyorsak bizler de saygı göstermeliyiz.
Sorun odaklı değil çözüm odaklı olmalıyız. Günümüzde iletişimi en çok bozan durumlardan birisi de budur. Soruna o kadar fazla odaklanıyoruz ki sorunun içinde boğuluyor. Halbuki çözüm odaklı olsak çözülemeyecek hiçbir konu yoktur. Hatta bu durum hayat felsefemiz haline gelmelidir.
Z kuşağı ile daha iyi iletişim kurmak içi; iletişim becerileri konusunda kendinizi geliştirin, Z kuşağı ile diyaloğunuzu artırın. Z kuşağının ilgi alanlarını takip edin, hangi konularla ilgilendiklerini öğrenin. Ben merkezli bir yapıda olan Z kuşağının ben merkezli özelliklerine saldırı yapmayın, onlara değer verdiğinizi hissettirin. Ve rencide edici bir iletişimden kesinlikle kaçının. Bu durum tedavi edilmez yaralar açabilir.
Anlatımımı Z kuşağı ile iletişim sürecinde faydalı olacak birkaç tüyo vererek bitirmek istiyorum: