Dünya Sağlık Örgütü kayıtlarına göre dünya üzerinde her yıl 100 kişiden ortalama 1-2 kişi zatürre oluyor. Ayrıca, araştırmalara göre dünyadaki ölümlerin yaklaşık %7'sine zatürrenin sebep olduğu düşünülüyor. Kısa tanımıyla akciğer iltihaplanması olan bu hastalığın, erken ve ayakta tedavisi yapılabilen hastalarda yüksek oranda olumlu sonuç alınırken, tedavisi gecikmiş ve ağır seyreden tablolarda ölüm oranı yüksek oluyor. Peki, zatürre neden oluşur? Nasıl tedavi edilebilir? Sizler için derledik.
Pnömoni ya da halk arasındaki ismi ile zatürre, virüs veya bakterilerden dolayı akciğerin iltihaplanması ile oluşan hastalıktır. Hastalık virüsler, bakteriler veya daha az bir oranda mantar enfeksiyonları sebebi ile meydana gelir. Bazı zatürre vakaları nadiren bulaşma yolu ile gelişse de, çoğu kişide kendi, boğaz, ağız veya sindirim sistemindeki mikropların akciğere ulaşmasından dolayı oluşur. Sağlıklı bir kişide hastalığa neden olmayan bu mikroplar, kişinin bağışıklığının zayıfladığı bir anda pnömoni geliştirir. Bu yüzden zatürrenin oluşmasında kişinin bağışıklığını düşüren risk etkenleri önemli bir yere sahiptir. Özellikle; 2 yaş altındaki çocuklar, 65 yaş üstü kişiler, bağışıklık sistemi oldukça zayıf olan kişiler, KOAH hastası olan bireyler, kalp, diyabet gibi kronik hastalar, hamileler için büyük bir risk oluşturur. Bu kişilerin zatürrenden korunmak için aşı olmaları gerekir.
Zatürreye en fazla neden olan mikroorganizmalar şunlardır:
Kronik hastalıklar; akciğer hastalıkları (KOAH, akciğer kanseri, bronşektazi), kalp hastalıkları, diyabet, karaciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, bağışıklık sistemi hastalıkları
Havaların soğuması zatürre vakalarının artması ile görülme sıklığı artan zatürrenin belirtileri, diğer üst solunum yolu hastalıkları ile benzer özelliklere sahiptir. Hapşırık, burun akıntısı gibi semptomlar belli bir süre sonra meydana gelir. Hatta pnönomi belirtileri çoğu zaman grip veya covid-19 (koronavirüs) ile karıştırılarak geç tedavi ediliyor. Bu da ciddi tablolar oluşmasına neden olabiliyor. Bundan dolayı 3 gün geçmeyen yüksek ateş, genel bir durum bozukluğu ve göğüs ağrısı zatürreyi diğer hastalıklardan ayıran önemli özelliklerdir. Genel zatürre belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
Zatürre için etken olan grip ve benzeri hastalıklar bulaşıcıdır. Damlacıklar yolu yani hapşırık ve öksürük, havlu, çatal-kaşık gibi ortak eşya kullanımı veya kapı kolu gibi alanlara temas edilmesi sonrasında ellerin yüz ile temas etmesi ile kişiler arasında rahatça bulaşabilirler.
Bu aşamada zatürre geçiren kişinin hamile, yaşlı ve çocukların yanında bulunmaması oldukça önemlidir. Yanı sıra, toplu taşımada bulunmak ve kalabalık yerlerde olmak hasta olmayan kişiler için risklidir. Ayrıca nadir olarak mide veya ağız içeriğinin solunum yollarına gitmesi de zatürre etkeni olabilir.
Ciddi bir hastalık olan zatürrenin hızlı bir şekilde teşhis edilip tedavisinin başlaması önemlidir. İlk olarak doktor hastanın şikayetlerini dinledikten sonra fiziki bir muayene yapar. Bu aşamada akciğerler mutlaka dinlenir.
Ayrıca hekim kesin tanı için akciğer filmi, bilgisayarlı tomografi, kan testleri ve balgam kültürü de isteyebilir.
Birçok pnömoni vakasında hasta evde tedavi edilebilir. Ancak ağır hastaların, yaşlıların, yoğun bakım veya oksijen desteği gerekenlerin hastaneye yatırılması gerekir. Bu yüzden tedavi hastanın özelliklerine göre değişkenlik gösterir.
Virüslerin neden olduğu zatürre vakalarında antibiyotik tedavisi uygulanmaz. Hekim hastaya istirahat, bol sıvı tüketimi önerir. Semptomların hafiflemesi için ilaç reçete edebilir. Fakat hastalık bakteri kaynaklıysa antibiyotik tedavisi verilir. Ancak pnömoni hastalığı için istirahat etmek çok önemlidir. Bu yüzden dinlenerek iyileşme safhası hızlanır. Hastalık sonrası 1 ay halsizlik görülebilir.
Zatürre nedenleri içinde dünya üzerinde en sık görülen mikroorganizma Streptococcus pneumoniae’dır. Pnömokok denilen bu bakteriler üst solunum yollarının haricinde başka enfeksiyonlarda neden olabilirler. Pnömökoklar için hali hazırda aşı mevcuttur. Aşı yüksek risk grubundaki kişilere kısmen bir koruma sağlayabilir. Kas içinde yapılan aşının etkinliğini koruması için 5 yıl sonra tekrarlanması gerekir.
Pnömokok aşısı ulusal aşı takvimimizde çocuklar için; bebeklik döneminde 2. ,4. ve 12. Aylarda olacak biçimde 3 doz uygulanır. 5 yaş ve üzeri çocuklarda ise riskli bir hastalık (kanser, dalak olmaması gibi) bulunmuyorsa aşıya gerek yoktur.
Risk unsuru taşıyan 65 yaş üstü kişilerin ise aşı olmak için doktorlarına danışmaları gerekir.